Buhran
Yine bir gece daha, yine ne eşini ne de benzerini daha önce hiç görmediğim bir yalnızlık ve ümitsizlik, ben bu kadar kolay mı pes ederdim? Yoksa bu kadar zor mu gelirdi tüm bu yaşananlar? Yaşanmamışlık insana neden hep bu kadar ağır bir yük yüklüyor? Eğer içimdeki ateşi söndürebilecek senden başka bir şeyler var olmuş olsaydı, bunu kesinlikle hissederdim aynı zamanda bilirdim de ve bütün gücümle, bütün varlığımla ona giderdim. Ama neden bu satırları yazma gayreti içindeyim.
Kabul ediyorum, içimde inanılmaz bir ateş var ve bu beni çok baskıcı ve içinden çıkılmayan karmaşık bir denklem gibi sunuyor sana ve seni istemediğin şeyleri düşünmeye zorluyor. Kabul ediyorum nelerden vazgeçebildiğimi, neleri göze alabildiğimi, ölümü… yaşamın bitişini… yalnızlığı… sensizliği…. hiçbir beklentim yok hayattan, hayatın sonuna varmak istiyorum sadece, orada ölümden başka ne olduğunu görmek istiyorum. Bilinmeyen alemlere göçüp, ruhumu senin baş ucunda bırakmak istiyorum….
Bilir misin, bu sensizlik bana neleri getirdi ve benden neler aldı? Yada hiç bilmek istedin mi? Sanırım bütün sorun yada bütün problem buradan çıktı hep, senin bilmek istememen, benim senin bilmeni istemem. Bir gün anlatabileceğimi umuyorum sana, eğer bana bu fırsat sunulursa ve ben sensizliği bir ödül bilip ardındaki o küçücük balıkçı teknesindeki yolculuğuma seninle birlikte devam ederim.
Biliyor musun? Aslında o bir balıkçı teknesi değil… o senin geminden kaçan insanları kurtarmak için kullanılan küçük bir filika aslında ve sen uzun bir yolculuğa yelken açmış tam gaz rotana devam ederken, ben senin arkandan sadece kürek çekmekle yetiniyorum….
Hiç düşündün mü bu fırtınalı zamanlarda ben gerinde kalmış kürek çekerken nasıl bir mücadele veriyorum ve seni gözden kaybetmemek pahasına nelerimi feda edip ortaya koyuyorum?
Biliyorsun artık, evet bildiğini umuyorum çünkü, senden başka hiçbir şeyden korkmuyorum. Peki bana daha fazla zarar veremeyeceğini de biliyor musun? Ben alacağım hasarı zaten aldım, bana daha ne kadar zarar verebilirsin ki? Yapabileceğin tek şey beni aldığım bu yaralar ile ölmekten kurtarmak yada beni iyileştirmek olabilir. Galiba yine saçmalıyorum ben…..
Zamanın bir köşesinde duruyorum, sahip olduğum bütün değerler çevremde dönüp duruyor. Tanıdığım tüm insanlar, vazgeçemediklerim, herşeyim…. öylece çevremde dönüp duruyorlar. Ve ben olduğum yerde sadece onları seyretmekle yetiniyorum. Keşke sadece çevremde dönüp dursalardı. Ama olmuyor. Bana zamanın aktığını kanıtlayabilmek için her şeyi yapıyorlar. Benim üzerimden geçiyorlar, beni tokatlıyorlar, beni ezip geçiyorlar ve ben hepsine karşı koyuyorum. “olmaz!” diye haykırıyorum. “ ben burada onu bekleyeceğim. Mutlaka gelip beni bulacaktır. Ancak o zaman zamanın akışına kapılabilirim “ diyorum. Ama bir tek şeye karşı koyamıyorum miniğim, onlar o ölümsüzlükleri ile ruhuma dokunmaya çalışıyorlar. Her ne kadar engel olmaya çalışsam da, bunun kadar canımı acıtan hiçbir şey yok! Sen bile….
Zaman delisi oluyorum onların ellerinde, onlardan kaçtıkça kendimi sende buluyorum ve yaşanmamışlığım beni öldürmeye başlıyor yavaş yavaş…. yapabileceğim bir çok şey varken, sen olmadan bir hiç olduğumu fark ediyorum yeniden, ve yaşamın her yerine serpilmiş olan o saf acıyı tadıyorum koca bir ırmaktan, daha da kötüsü doymuyorum, doyamıyorum…. acıyı kana kana içiyorum…. biraz doğrulduğumda hafif dalgalanan serinliğin içinde gülümseyen yüzünü görüyorum. Ve tattığım acının yerini derin bir mutluluk duygusu alıyor birden, gözlerindeki ışık benim var olduğumun, halen daha yaşadığımın bir ispatı… eğer o ışığı bulamasaydım, şimdi yaşamın en derin yerinde yapayalnız, senin ışığını bekliyor olurdum…..
Kalbimdeki engelleri kaldırıyorum. Az önce tattığım acının damaklarımdaki uyuşuk benimsemesi bütün benliğime yayılıyor. Ruhum bu acıyla kavruluyor ve acının tadında sensizlik olduğunu biliyorum. Kalbimdeki ateş birden sönüyor ve acıdan güç buluyorum. Ayağa kalkıp seni bulmak istediğim yöne doğru yürüyorum…. bir gün seni bulmak istiyorum… acıyla kavrulmuş bir insan olarak sana geldiğim zaman, işte o zaman içimdeki gerçek seni alacaksın ve inandığım bütün değerler bir araya gelecek tıpkı ellerimizin ve kalplerimizin bir araya gelmesi gibi, onlar eşliğimde ruhumuz bütünleşecek….
Category: Melankoli