Nesli Tehlikedeki Hayvan Türleri
Nesli tehlikedeki türler, yok olma tehdidi altındaki bitki ve hayvan türleridir. Dünya Doğayı Koruma Birliği’nin (IUCN) iki yılda bir yayımlanan kırmızı listesinde yer alırlar. Bir türün kırmızı listeye alınması için dünya üzerinde 50’den az yetişkin bireyin kalmış olması gereklidir.
Diğer bir kategori hassas türlerdir. Bunun için temel kıstas türün yetişkin popülasyonunun 1000’den az olmasıdır.
Dünya Doğayı Koruma Birliği’nin (IUCN) 2006 raporu, insan kaynaklı suistimaller sonucu 784 türün dünya üzerinden tamamen yok olduğunu ve 16.119 hayvan türünün tükenmekte olduğunu göstermekte. Sadece 2006’da listeye 530 türün eklenmiş olması canlı türlerinin ne büyük bir tehdit altında olduğunu gösterir.
Tehdit altındaki bazı türler
Dünyanın hemen her bölgesindeki bitki ve hayvan türleri arasında nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya gelen ve bir kısmı ne yazık ki dünya üzerinden tamamen silinen binlerce tür bulunmaktadır. Bazıları;
- Kutup ayısı (Ursus maritimus), 2006 yılında hassas türden tehlike altındaki tür kategorisine geçti. Kutup bölgesindeki buzulların erimesiyle yaşam alanı tehlike altına girmiştir. Tahminlere göre kutup bölgesindeki bu durum değişmezse önümüzdeki 45 yıl içinde türde yüzde 30’luk bir azalma olacak ve sonunda da tümüyle yok olacak.
- Vatoz (Manta birostris), belgesellerden aşina olunan eşsiz bir canlıdır. Suda kanat çırparcasına süzülen bu deniz canlısının türü, denizlerdeki kirlenme, avlanma vs. nedenlerle tehlike altındadır.
- Verreaux’s sifaka lemur (Propithecus verreauxi), Madagaskar’a özgü bir türdür ve kararlı bir orman habitatında yaşayabilmektedir. Kömür üretimi ve orman kesimi ile yaşadığı bölge tehlike altına girmiştir. Aynı zamanda adanın bazı bölgelerinde avlanmaktadır.
- Gri balina (Eschrichtius robustus), Kuzeybatı pasik gru balina. Halen 50 yetişkin bireyden daha az kaldığı düşünülmektedir. Bu tür tamamen yok olacak derecede avlanmıştır.
- Siyah çizgili albatros (Thalassarche melanophrys), 21 albatros türünün hepsi neslinin tükenmesi tehdidiyle karşı karşıyadır. Balıkçı ağları tür için ciddi tehdit oluşturmaktadır.
- Kısa gagalı yunus (Delphinus delphis), Akdeniz alttürüdür. Son 40 yıl içinde türün nüfusu aşırı avlanma ve yaşam alanlarının bozulması sonucu %50 düşmüştür.
Türkiye’de
Hayvan türleri:
- Akdeniz foku
- Deniz kaplumbağası
- Kelaynak
Bitki Türleri:
- Kardelen
- Gölsoğanı
- Sıklamen
- Karçiçeği
IUCN Kırmızı Liste
IUCN Nesli Tükenme Teklikesi Altında Olan Türlerin Kırmızı Listesi (“IUCN Kırmızı liste” ve “Kırmızı Data Listesi” olarakta bilinir), 1963 yılında yaratılmıştır, bitki ve hayvan türlerinin dünayadaki en kapsamlı Global Koruma durumu envanteridir. IUCN Kırmızı Liste Uluslararası Doğal Hayatı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği tarafından sürdürülmektedir. IUCN Kırmızı Liste, kesin ölçüt kullanılarak, binlerce tür ve alttürlerin nesillerinin tükenme riskini değerlendirerek oluşturulmaktadır. Bu ölçüt tüm türlerle ve dünyanın her bölgesi ile ilgilidir. Kırmızı liste ile amaçlanan; koruma meselelerine kamunun ve politikacıların dikkatini çekmek ve bununla birlikte türlerin yokoluşunu azaltmak için uluslararası camiaya yardım etmektir. Güçlü bir bilimsel altyapı ile oluşturulan IUCN Kırmızı Liste, biolojik çeşitliliğin durumu ile iligli en geçerli rehber olarak kabul edilmektedir.
Son Yayım
En son güncelleme 2006 Kırmızı Listesi, 4 May, 2006 tarihlidir. 40,168 türü ve buna ek olarak 2,160 alttürü, sualtı nesillerini, alt nüfusu bir bütün olarak değerlendirir.
Bir bütün olarak incelenen türlerden, 16,118 tanesi tehlike altında olarak belirlenmiştir. Bunlardan, 7,725 tanesi hayvanlar, 8,390 tanesi bitkiler, ve üç tanesi küf ve mantarlardır.
Bu yayımda, 2004 yılındaki yayım üzerinde bir değişiklik yapılmadan, 784 türün İsadan sonra 1500 yılından itibaren neslinin tükenmesini listelemektedir. Bu 2000 yılındaki listenin (766) 18 fazlasıdır. Her yıl az sayıda nesli tükenmiş türler ya yeni bulunmakta, ya fosil türüne dönüşmekte ya da üzerinde yeterli bilgi bulunmayan katagorisine alınmaktadırlar. 2002 yılında nesli tükenmiş olanlar listesi 759 türe kadar düşmüş ancak o zamandan bugüne artış sergilemektedir.
Katagoriler
Katagoriler 6 grupta tasnif edilmiştir, bu tasnifte, tükenme hızı, nufüs büyüklüğü, coğrafi dağılım alanları ve nüfüs ve dağılım derecesi kriterleri dikkate alınmıştır.
- EX: (extinct): Şüpheye yer bırakmayacak delillerle soyu tükenmiş olduğu ispatlanan türler.
- EW: (extinct in wild): Vahşi yaşamda soyu tükenmiş, fakat diğer alanlarda (yetiştirme veya sergileme amaçlı) varlığını sürdüren türler.
- CR: (critically endangered): Vahşi yaşamda soyu tükenme tehlikesi had safhada (extreme) olan türler.
- EN: (endangered): Vahşi yaşamda soyu tükenme tehlikesi çok büyük olan türler.
- VU: (vulnerable): Vahşi yaşamda soyu tükenme tehlikesi büyük olan türler.
- NT: (near threatened): Şu anda tehlikede olmayan fakat yakın gelecekte VU, EN veya CR kategorisine girmeye aday olan türler.
- LC: (least concern): Yaygın bulunan türler.
- DD: (data deficient): Üzerinde yeterli bilgi bulunmayan türler.
- NE: (not evaluated): Şimdiye kadar yukardaki kriterlere uygunluğu değerlendirilmemiş türler.
1994 yıllı eski tasnif sekiz katagori içermekteydi. Az Risk “Lower Risk” katagorisi 3 alt katagori içermekteydi: “Near Threatened” şu anda tehlikede olmayan fakat yakın gelecekte VU, EN veya CR kategorisine girmeye aday olan türler, “Least Concern” yaygın bulunan türler, ve “Conservation Dependent” şu anda tehlikede olmayan fakat yakın gelecekte VU, EN veya CR kategorisine girmeye aday olan türler.
IUCN Kırmızı Liste tartışılırken, “threatened” (tehlike altında olan) resmi terimi üç katagoriyi içine alır :
- Critically Endangered: Vahşi yaşamda soyu tükenme tehlikesi had safhada (extreme) olan türler,
- Endangered: Vahşi yaşamda soyu tükenme tehlikesi çok büyük olan türler
- Vulnerable: Vahşi yaşamda soyu tükenme tehlikesi büyük olan türler.
Büyük yokoluş kutuplardan çöllere artarak sürüyor
Gezegenimiz üzerinde bilim insanları tarafından belirlenen her beş canlı türünden ikisinin soyu yok olma tehlikesiyle karşı karşıya!.. Son dünya raporu, yeryüzünün hemen her köşesinde giderek çok daha fazla sayıda canlı türünün yeryüzünden silinme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu gösterdi.
Gezegenimiz üzerinde bilim insanları tarafından belirlenen her beş canlı türünden ikisinin soyu yok olma tehlikesiyle karşı karşıya!..
Bu çarpıcı saptama Dünya Doğal Varlıkları Koruma Birliği (IUCN) tarafından kısa bir süre önce yayımlanan “Soyları Tehlikede Olan Canlılar ile ilgili Kırmızı Liste” verilerinden kaynaklanıyor.
Yeryüzündeki toplam 16,119 hayvan ve bitki türü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Her 8 kuş, 4 memeli ve 3 ikiyaşamlı canlı türünden birinin soyu yok olmaya yüz tutmuş durumda.
Kayıtların tutulmaya başlanmasından bu yana, 784 canlı türünün yeryüzünden silinip yok olduğu belirtiliyor. IUCN genel başkanı Achim Steiner, “Biyolojik çeşitlilik artacağına, giderek azalıyor,” diyor.
Bunun başlıca nedenlerinden biri, her zaman olduğu gibi, biz insanlar. İnsanoğlu yeryüzündeki bitey ve direyi hem doğrudan, hem de dolaylı olarak etkiliyor.
Avcılık ve yetişme ortamlarının (habitat) yok olması canlı türlerini olumsuz etkilerken, küresel ısınma da ciddi bir tehlike olarak karşımıza çıkıyor.
Geri dönüşü yok
Steiner bu eğilimin artık geriye dönüşü olmadığına, bu yüzden de korumanın işe yarayabileceğine dikkat çekiyor. 1990’larda sürdürülen koruma çalışmaları beyaz kuyruklu kartal (Haliaeetus albicilla) sayısının iki katına çıkmasını sağladı.
Hint Okyanusu’ndaki Noel Adaları’na özgü bir kuş türü olan ve sayıları gerek yaşam ortamının yok olması gerekse bölgeyi sarı deli karıncaların (Anoplolepis gracilipes) basması yüzünden her geçen gün azalmaya başlayan Papasula abbotti’ler artık yeniden çoğalıyorlar.
Bu kuşlar şimdi durumları kritik canlılar arasında değil, tehlikede olan türler arasında yer alıyor.
Steiner yeryüzündeki biyolojik çeşitliliğin salt çevrecilerin çabalarıyla kurtarılamayacağına, güç ve kaynaklara sahip herkesin bu sorumluluğu üstlenmesi gerektiğine inanıyor.
KUTUP BÖLGELERİ: AYILARIN SAYISI AZALIYOR
Kutup ayıları öylesine güçlü yüzücüler ki, dirimbilimcilerin büyük bir bölümü bunların karadan çok denizde yaşayan canlılar kapsamında ele alınmaları gerektiğine inanıyor. Ne var ki, küresel ısınma Kuzey Kutbu’ndaki buzulları erittikçe bu hayvanların büyük bir çoğunluğu açlıktan ölecek ya da sularda boğulup yok olacak.
Kutup ayıları: Kutup ayılarının bel bağladığı yaz mevsimindeki deniz buzları her geçen günhızla azalıyor. Yapılan ölçümler buzulların yüzölçümünün önümüzdeki yüzyıl içinde en az yarı yarıya azalacağını, hatta tümden yok olabileceğini ortaya koyuyor.
IUCN Kırmızı Liste ofisi görevlilerinden Craig Hilton-Taylor bu durumun kutup ayıları üzerinde feci bir etki yaratacağına parmak basarak, “Bunlar yılın büyük bir bölümünü buzun üzerinde avlanarak geçiriyorlar. Buzların erimesi durumunda kutup ayıları nüfusunun önümüzdeki 45 yılda 25 binden 17,500’e düşmesi bekleniyor,” diyor.
Uyarı sinyalleri: Uyarı sinyalleri şimdiden geliyor. Alaska’nın kutuplara açılan kıyısında kısa bir süre önce havadan yapılan bir inceleme sonucunda Beaufort Denizi’nde yüzen dört ölü kutup ayısına tanık olundu. A.B.D İçişleri Bakanlığı Maden Araştırma Bölümü yetkililerinden Charles Monnett 16 yıldır yapılan bu tür incelemelerde ilk kez cansız kutup ayılarına rastlandığına dikkat çekiyor.
Monnett çoğu kişinin ayıların buzlardan kıyıya yüzerken güçten düşüp boğulduklarına inandığını, ancak kendisinin bu görüşe katılmadığını belirtiyor. Açık sularda yaşam koşullarının giderek güçleşmesinin bunda çok daha etkili olabileceği sanılıyor.
Uzmanlar kutup ayısının (Ursus maritimus) geleceğinin, görünüşe bakılırsa, buz denizinin geleceğiyle yakından bağlantılı olduğunu düşünüyorlar.
IUCN Kırmızı Liste’ye göre, son on yılda nüfusunun yaklaşık %80’i yok olan dama ceylanlarının günümüzdeki sayısı 300’ü bile bulmuyor. Şimdi yok olma tehlikesi ciddi boyutta olan türler arasında yer alan dama ceylanlarının bir zamanlar 12 Sahel ülkesi ve çevresinde çok yaygın oldukları belirtiliyor.
Bir antilop türü olan kılıç boynuzlu oryx’in soyu yeryüzünden artık tükendiği gibi, bir zamanlar Moğolistan’dan Orta Asya’ya, Türkiye’den Arap yarımadasına dek uzanan topraklarda yaşayan en yaygın canlı türlerinden biri olan guatrlı antilopların sayıları da hızla azalıyor.
IUCN antilop uzmanlarından ve Manchester Metropolitan Üniversitesi görevlilerinden David Mallori bu durumun öncelikle avcılık ve habitat yitiminden kaynaklandığına dikkat çekiyor.
Antilop avcılığının bir bölümü geçim amaçlı olsa da, büyük bir bölümünün eğlence amaçlı olduğu belirtiliyor. Mallori Körfez ülkelerinden buralara akın eden insanların düzenledikleri kitlesel av eğlencelerinin bölgenin doğal dengesini altüst ettiğine parmak basıyor.
IRMAK VE OKYANUSLAR:
Deniz ürünlerine ve suya duyduğumuz açlığın giderek yoğunlaşması gezegenimizde yaşayan su canlıları için giderek ciddi bir tehlike oluşturuyor. Sığ suda yaşayan balık türleri azaldıkça, balıkçılar da gözlerini derin sulara dikiyorlar ve böylece oralarda yaşayan canlıların geleceğini tehlikeye sokuyorlar.
IUCN’nin son listesinde en az %20’sinin soyu tükenmekte olan 547 köpekbalığı ve vatoz türü yer alıyor. IUCN köpekbalığı uzmanı Sarah Valenti bu türlerin çok yavaş büyüyüp olgunlaştıkları için özellikle duyarlı olduklarına dikkat çekiyor.
Söz gelimi, yaklaşık 16 yılda olgunluğa erişen dişi köpekbalığı türü nüfusunun aşırı avlanma nedeniyle kimi bölgelerde %95 oranında azaldığını belirtiyor.
Tatlı su balıklarının durumu ise biraz daha iyi. Akdeniz ülkelerinde içme suyu ve sulama amaçlı su kullanımının yanı sıra, kimi öldürücü canlı türlerinin ortaya çıkması yüzünden bu balıkların yaşam ortamları giderek yok oluyor. Yöreye özgü türlerin yaklaşık %53’ünün tükenme tehlikesiyle karşı karşıya oldukları belirtiliyor.
Afrika’da içme suyuna duyulan gereksinimin daha nice canlı türünün de geleceğini tehlikeye atması bekleniyor. Uzmanlar bu bölgelerde köklü önlemlerin alınmaması durumunda balık kaynaklarının ve bunların sağladığı besinlerin de giderek yok olacağına dikkat çekiyorlar.
ÇÖLLER: ÇÖL CANLILARI ZOR DURUMDA
Yeryüzündeki çöller giderek genişlese de, bu çöllerde ya da yakınlarında yaşayan hayvanların durumu hiç de iç açıcı değil.
Çöl ortamına elverişli beden yapıları ve metabolizmalara sahip çok sayıda ceylan ve antilop türü şimdilerde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
Soyu tükenen canlılar
Kurbağa türleri gibi hem karada hem suda yaşayabilen amfibiler üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda bu tür canlıların yüzde 30’unun soyunun tükenmek üzere olduğu, 2004’ün en önemli ekolojik çalışmalarından biri olarak gösteriliyor.
Bu sonuca, ilk kez küresel bağlamda ortaklaşa çalışan 500 sürüngen araştırmacısı, amfibiler üzerindeki incelemeleriyle ulaştı. Uluslararası verilere göre, tür sayısı 5 bin 700 olarak belirlenen amfibilerin önümüzdeki yüzyılda nesillerinin yarı yarıya azalacağı öngörülüyor.
Ekolojik çalışmalar yalnızca amfibilerle sınırlı değil. Bitki, kuş ve böcek türleri üzerinde sürdürülen araştırmalar da çok kötü sonuçlar veriyor.
Örneğin İngiltere’de her yıl 10 km’lik bir alanda yapılan araştırmalar sonucunda, kelebek türlerinde yüzde 13 azalma olduğu ortaya çıktı.
Bitki türlerinde de yüzde 28 azalma görüldü. Türlerin sayıları azalırken, iklim değişikliklerine bağlı olarak örneğin bitkilerin daha erken çiçek açtığı, kuşların göç alışkanlıklarını değiştirdiği anlaşıldı.
27 Temmuz 2004 — Frozen Ark (Nuh’un Dondurulmuş Gemisi) adı verilen proje ile, hayvanların soyu tükense dahi genetik kodları donuk olarak gelecek kuşaklara aktarılabilecek. Nottingham Üniversitesi, Londra Natural History Museum ve Londra Zooloji Cemiyeti tarafından desteklenen proje, gelecekte soyu tükenen hayvanların yeniden canlandırılmasına olanak verecek.
Yeşil Ekonomi / Doğa Düzeni
Endüstriyel kapitalizmin ilk dönemleri gıda, barınak, giyim, temel altyapı gibi vazgeçilmez unsurlarda elle tutulur bir iyileşme ve bolluk getirmişti. Bu iştahla doğal kaynaklar kullanılmaya başlandı. Ancak göz ardı edilen bir gerçek sonu yaklaştırıyordu. Yerküre, doğal kaynakları kısıtlı olan kapalı bir kutuydu. Ekonomi, kaynağını görmeli, onun aynası ile yeşil olmalıdır. Yeşil ekonomi kuramı, yeni şeyler söylemenin bir zorunluluk olduğu çağımızda zümrüt gibi parlıyor, harekete geçmek için insanın uyanmasını bekliyor.
Toy / Bozkırda Aşk
Doğal bozkırların kadim sakini, son yurdu tarım alanlarında çiftçiyle dost yaşıyordu. Ama artan tarım faaliyetleri her geçen gün toyların yaşam alanını daraltıyor. Hayatta kalıp bozkırdaki aşkını sürdürebilmek için yurttaşlarından bir el bekliyor.
Anadolu’nun Bukalemunları / Tendeki Cümbüş
Değişebilen renkleri, vücut boyları ile aynı uzunluktaki dilleri, farklı yönlere doğru hareket edebilen gözleriyle bukalemunlar Türkiye coğrafyasının en sıradışı canlılarından biri. Akdeniz ve Ege bölgelerinin denize yakın ve nemli makilik alanlarında yaşıyorlar. Doğadan toplanması ve yaşadığı alanların yok edilmesi gibi nedenlerle bukalemunların nesli tehlike altında.
Türkiye’nin Önemli Memeli Alanları / Son Sığınaklar
Türkiye’nin memeli hayvanları bu toprakların en az bilinen canlı topluluklarından biri. Büyük bir kısmının nesli tehlike altında olmasına rağmen onların korunması ve araştırılması için yalnızca bir avuç çalışma yürütülüyor. Türkiye’nin Önemli Memeli Alanları çalışması, bu güzel varlıkların Anadolu topraklarından silinmemesi için atılmış en somut adımlardan biri.
Kanadanın Kuzeyinde yapılan çalişmalarda Kuzey Kanada kurtlarının geyiklerin neslinin tükenmesine neden oldukları gerekçesi ile hükümet tarafından av yasağı kaldırılarak kurtların tamamen ortadan kaldırılması kararı alınır.Sonuç ilginçtir,çünki yok olan kurtlardan sonra okadar çok geyik türerki geyiklerin beslenme arzularından dolayı dogal bitki örtüsü tamamen yok olur ve geyikler bu kez açlıktan ölmeye başlar. İnsanlar yaptıkları hatanın farkıkna varırlarve kurt neslinin gelişimi için tekrar kolları sıvarlar.Uzun ve zor geçen çalişmalardan sonra (10-15 yıl)ekoloji dengeye gelir….
İNSANOĞLU ne diyeceksin..
Kurtarılmayı bekleyen hayvanlar
5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla, NG KIDS, dünyanın dört bir yanında ve ülkemizde nesli tehlike altında olan hayvan türlerine yer verdi. Çünkü bu canlılara sağlıklı yaşam alanları sunamazsak, çoğu tıpkı dinozorlar gibi artık dünyamızda olmayacaklar.
NG KIDS
ntvmsnbc.com / 21 Haziran 2006 Çarşamba
Arşiv
Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF)’nın “tehlike altında” ilan ettiği bu hayvanları kurtarmak için var gücüyle çalışıyor:
Dev Panda
Dev panda, Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) için ayrı bir anlam taşır, çünkü bu sevimli hayvan 1961 yılından beri vakfın sembolü. Dev panda ayrıca anavatanı olan Çin’in de milli amblemi. Siyah-beyaz kürküyle dikkat çeken dev pandaların boyu yaklaşık 1,5 metre, ağırlığı ise 100-150 kg arasındadır. Bambu ormanlarında yaşayan dev pandalar, günde 12-38 kg kadar bambu ağacı yiyerek hayatta kalır.
Dev panda Çin’in Yangtze Havzası’ndaki bambu ormanlarında yaşar. Bu havza, biyoçeşitlilik açısından dünyanın en zengin bölgelerinden biridir. Burada nesli tehlike altında olan pek çok hayvan ve bitki türü barınır. Bu açıdan Yangtze Havzası’nın mutlaka korunması gerekiyor.
Çin’de yaşayan pandaların sayıları bugün sadece 1.600 civarında. Çin’deki bambu ormanlarının giderek yok olması, pandaların hayatını da tehdit ediyor. Özellikle Çin hükümetinden yardım çağrısı alan WWF,
1980 yılından beri pandaların korunması için önemli çalışmalara imza atıyor. Pandalar bugüne kadar 50 doğal rezerv kurularak korumaya alındı.
Bengal Kaplanı
Bengal kaplanı, yaban hayatında en sık rastlanan kaplan türüdür. Bangladeş, Bhutan, Çin, Hindistan, Myanmar ve Nepal’de yaşayan Bengal kaplanı, en fazla Hindistan’da görülür. Kükremesi üç km öteden duyulan bu yırtıcı hayvanın postu da çok değerlidir.
Başından kuyruğunun ucuna kadar üç metre uzunluğa ulaşan Bengal kaplanı, 250 kg’den fazla ağırlığa sahiptir. Geceleri avlanmayı tercih eden bu hayvan, bir oturuşta 30 kg et yiyebilir. Çoğunlukla kuru ve nemli ormanlarda, mangrov ormanlarında ve savanalarda yaşayan Bengal kaplanının da nesli tehlike altında.
Bengal kaplanları genellikle değerli postları için avlanır. Bugün dünyada sadece 4.000 Bengal kaplanının kaldığı tahmin ediliyor. WWF, 40 yıldır kaplanları koruma çalışmaları yapıyor. 2002 yılından beri yasadışı ticaret yapanlara karşı savaş açan WWF, çalışmalarını özellikle Nepal ve Hindistan’da gerçekleştiriyor.
Şempanze
Şempanzeler, sosyal hayvanlardır. Bütün gün oyunlar oynar ve birlikte olmanın keyfini çıkarırlar. Arkadaşlık şempanzeler için önemlidir. Çoğu şeyi paylaşarak yaşamayı severler.
Şempanzelerin kolları, diz kapaklarını geçecek kadar uzundur. Ayakta durduklarında boyları 1,7 metreyi, ağırlıkları 35-70 kg’yi bulabilir. Yüzlerinde, gözlerinde, avuçlarında ve ayak tabanlarında tüy yokken, vücutlarının geri kalanı kahverengi ve siyah tüylerle kaplıdır.
Şempanzeler bir zamanlar yaşamlarını 25 Afrika ülkesinde sürdürürdü. Şimdi bu ülkelerin dördünde hiç şempanze yaşamıyor, diğerlerinde ise nüfusları yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Kesilen ormanlar, ormanlık alanların içine açılan yollar, kontrolsüz avcılık ve hayvan eti ticareti, şempanze nüfusunu tehdit eden temel faktörler arasında.
WWF, özellikle hayvan eti ticaretini durdurmak için pek çok Afrika ülkesinde çalışmalar yapıyor. Böylece gelecekte şempanze ve diğer maymun türlerinin etleri için kesilmesine son verilebilir.
Siyah Gergedan
19. yüzyılda Avrupalılar doğu ve güney Afrika’ya yerleşmeye başladığında, yaban hayatı üyelerinin çoğu kalabalık nüfuslarıyla savanalarda boy gösterirdi. O dönemde siyah gergedanlar öyle çoktu ki, bir günde onlarcasını görmek anormal sayılmazdı.
Siyah gergedanın en dikkat çekici özelliği, uzunlukları yaklaşık 50 cm’yi bulan boynuzlarıdır. Genellikle çamurun ya da suyun içinde vakit geçirirler, çünkü Afrika sıcağında serinlemek en çok ihtiyaç duydukları şeydir. Gün ortasında uyumayı tercih eden gergedanlar, yemeklerini ya sabahın erken saatlerinde ya da akşam üzeri yerler. En sevdikleri yiyecek, bitkilerdir.
Siyah gergedanlar, geleneksel Çin tıbbında ateş düşürücü ilaçların yapımında kullanılan boynuzları için avlanır. Yıllar süren yasadışı avlanmalar sonucunda bugün siyah gergedan nüfusunun yüzde 96’sı yok olmuş durumda. Yaban hayatında sadece 3.600 siyah gergedan yaşıyor. WWF, 40 yıldır Afrika Gergedan Programı’nı destekleyerek gergedan neslinin devamlılığının sağlanmasına katkıda bulunmaya çalışıyor.
Mavi Balina
Mavi balina, dünyadaki en büyük hayvandır. Boyu 30 metreyi, ağırlığı ise 200 tonu bulan mavi balina, 25 filden daha büyüktür. Kalbi, bir Volkswagen Beetle boyutlarındadır. Midesi bir seferde bir ton karides alabilir ve beslenmesi için her gün dört ton karides yemesi gerekir.
Dünyadaki bütün okyanuslarda rastlanabilen mavi balinalar, genellikle yalnız ya da ikili-üçlü gruplar halinde dolaşmayı tercih eder. Soğuk sularda yaşarken, çiftleşmek ve doğum yapmak için sıcak sulara göç ederler. Genellikle 2-3 yılda bir yavru dünyaya getiren mavi balinaların bebekleri de doğal olarak dünyanın en büyük bebekleridir. Doğduklarında 8 metre uzunluğunda, 4 ton ağırlığındadırlar.
Mavi balinalar, yaşam alanlarının yok olması ve Antarktika’daki iklim değişikliği yüzünden tehdit altında. Bugün sayıları sadece 10.000-14.000 civarında. Yıllardır etleri ve yağları için yasadışı yöntemlerle avlanan mavi balinalar, gerekli önlemler alınmazsa, yok olacak.
WWF, okyanusların ve mavi balinaların korunması için birçok ülkeyle ortak çalışmalara imza atıyor.
Yeşil Deniz Kaplumbağası
Bir yeşil deniz kaplumbağasını “ağlarken” görürsen, şaşırma. Bu durum onun üzgün olduğunu göstermiyor. Sadece vücudunda biriken tuzlu suyu dışarı atmaya çalışıyor. Bunu da gözlerinin arkasındaki tuz bezlerinin yardımıyla yapıyor.
Yeşil deniz kaplumbağası, çoğunlukla tropikal ve subtropikal sularda yaşar. Boyu 1,5 metreyi, ağırlığı ise 200 kg’yi bulabilir. En sevdiği yiyecek deniz çayırları ve yosundur. Bu hayvan deniz çayırlarının işlevselliğini sürdürmesine büyük katkıda bulunur. Deniz kaplumbağası tarafından kolaylıkla sindirilen deniz çayırları, bölgelerinde yaşayan bitki ve hayvanlara yeni besinler olarak geri döner.
Dünyada bir zamanlar birkaç milyon yeşil deniz kaplumbağası vardı. Bugün sadece 200.000 dişi yeşil deniz kaplumbağasının kaldığı belirtiliyor. Bunun en büyük nedenleri, aşırı avlanma ve hatalı balıkçılık yöntemleri. İnsanlar bu kaplumbağayı eti, yumurtası ve mücevher yapımında kullanılan kabuğu için avlıyor. WWF’nin amacı yasadışı avlanmaya son vermek.
Türkiye’nin Yok Olan Canlıları
Tilki
Köpekgiller ailesinden olan tilkinin sivri burnu, büyük üçgen kulakları, ince kısa bacakları ve uzun, tüylü kuyruğu vardır. Çoğunlukla boyu 60-90 cm, kuyruğu 30-50 cm, ağırlığı ise 4-7 kg’dir. Renkleri coğrafi bölgelere göre değişiklik gösterebilir. Genel olarak burun ucundan kuyruk sokumuna kadar olan kısımları sarıdan kestane rengine kadar değişebilir. Böcek, kemirgen ve meyvelerle beslenen tilkilerin nesli tehlike altında.
TEHDİTLER
Doğal yaşam alanları orman, bozkır ve dağlık alanlar olsa da Türkiye’de özellikle insan yerleşimlerinin etrafında tilkilere rastlayabilirsin. Yarık, kovuk ve toprakta kazdıkları inlerde yaşayan tilkiler, yasal olmamasına rağmen, özellikle kürkleri için avlanır. Ayrıca kümes hayvanlarına zarar vermesi nedeniyle de insanlar tarafından zarar görürler.
YARDIM YOLDAÇevre ve Orman Bakanlığı yetkilileri, Türkiye genelinde hayvanları korumak için bazı çalışmalar yapıyor. Bu çalışmalarla sadece tilkilere değil, diğer tüm türlere büyük zararlar veren faaliyetleri engellemeyi amaçlıyorlar. Ayrıca tilkilerin bilinçsizce avlanmasının ya da zehirlenmesinin önüne geçilmesi de hedefleniyor.
BU HAYVANLARA DİKKAT!
Türkiye’de nesli tükenmiş, tükenme tehlikesi altında olan birçok memeli bulunuyor. Örneğin Hazar kaplanı, aslan, leopar gibi memelilerin nesli tamamen tükendi.
İşte Türkiye’de korunması gereken memelilerden bazıları:
Siyah yunus
Tırtak
Beyaz burunlu yunus
Mutur
Kurt
orman kedisi
Step vaşağı
Yabankedisi
Vaşak
Bozayı
Sırtlan
Susamuru
Akdeniz foku
Ulugeyik
Anadolu
Yaban koyunu
Çakal
Category: Genel Kültür