Dokuma Tezgahı ve Çömlek Tornası
Dokuma sanatı, Avrupa’ya Asya, Çin ve Hindistan’dan dolaşarak geldi. Milâttan binlerce sene önce Hintliler dokuma tezgâhlarında çalışırlardı. Bugün bile dünyanın hemen her tarafında aranan Hint kumaşlarının ham maddesini Keşmir keçilerinin yumuşak tiftikleri, ipekböceğinin incecik parlak ipliği ve pamuk bitkisinin lifleri teşkil eder. O zamanlar, saf ipek kumaşlardan ağır gelin elbiseleri dikilirdi. Muslin adı verilen ince ipeklinin yurdu Dakka idi. Benares, kıymetli gümüş ve altın sırma kumaşlariyle meşhurdur. Alacalı boyama usulü, güney Hindistan’ın icadıdır. Renklerinin güzelliği ile meşhur şallar, Keşmir şehrinde yapılırdı. Avrupa’ya ihracat bilhassa 16 ve 17 nci asırlarda pek artmıştır. Dokumacılık, Hindistanın bugün de en mühim endüstrisini teşkil eder. Memlekette çalışan ığlann sayısı 9,5 milyondur.
Çömlek tornası, insanların bulduğu ilk makinedir; Milâttan 5000 sene önce Mısırlılar tarafından kullanılırdı. O zamanlar, muhtelif büyüklükteki çömlek ihtiyacı bugünkünden fazla idi. Bunlar yalnız mayileri ve gıda maddelerini muhafazada kullanılmaz, aynı zamanda içlerine eşya da konurdu. Meşhur Diyojen’in fıçısı bile tahtadan değil, kil-dendi. Zira Yunanlılar henüz tahta fıçı yapmasını bilmiyorlardı. icadı üzerinden binlerce sene geçmesine rağmen, çömlek tornası esas itibariyle değişmemiştir. Çömlek tornası ayakla çevrilerek, dönen yuvarlağın üzerindeki toprak hamuruna şekil verilir. 1855 senesinde Bellay ilk kalıbı Paris’te kullanmıştır. Dönen bir âletle çömleklere şekil vermek harikulâde bir buluştu. Bu usul sayesinde çömlekler daha çabuk yapılıyor ve biçimleri daha muntazam oluyordu.
Category: Tarihi