Sultan İkinci Aldülhamit Han ve Matbuat
Sultan Abdülhamîd Han’ın tahta geçtiği ilk yıllarda matbûattaki serbestlik, devletin birliğini bozmak veya devlet idaresinde bulunan kişilere saldırmak ve çamur atmakta kullanılıyordu. Bu ciddi tehlikeyi gören Sultan Abdülhamîd Han, neşriyâtın dînîn, devletin ve milletin aleyhine olmaması için basılmadan önce kontrol ettirmeye başladı. Bilhassa dîni neşriyatı kontrol ettirdi. Maarif Nezâreti’nde neşrolunacak kitapların basılmadan evvel incelenmesi ile vazifeli bir ‘Encümen-i Teftiş ve Muâyene Heyeti’ ve “Tercüme Cemiyeti” ismi ile bir heyet teşkil edildi, yabancı dildeki neşriyâtlar tercüme edildi ve yabancı dilde eserler neşrettirdi. Yıldız Kütüphanesi ve Bâyezid Kütüphanesi’ni kurdu. Kütüphanelerdeki kitapların kataloglarını yaptırdı.
Sultan Abdülhamîd Han, matbûata düşman değil, yardımcı idi. Hatıratında “Benim memleketimde hangi fikir adamı, hangi edebiyatçı, hangi âlim faydalı bir yazı yazmış, kitap çıkarmış da ben buna mâni olmuşum?” demiştir.
Sultan Abdülhamîd Han, matbûat ve neşriyat çalışmalarını desteklediği için kitap, mecmua (dergi) ve gazete sayısında büyük artışlar oldu. Matbaaların sayısı iki katına çıkmış, on dört binin üzerinde kitap basılmıştır.
1890’lı yıllarda günlük gazetelerden İkdam’ın tirajı on beş bin, Sabah’ın on iki bin idi. Tirajı on binin üstünde dergiler vardı. 1940’lı yıllarda Cumhuriyet Gazetesi’nin tirajının 7.500, Tasvir Gazetesi’nin 5.000 civarında olduğuna bakılınca vaziyet daha iyi anlaşılmış olur.
Sultan Abdülhamîd Han, İslâm âlemini manevî bağlarla bir çatı altına toplamaya çalıştı. Afganistan, Rusya, Buhara, Semerkand, Afrika, Ümit Burnu, Umman, Zengibar, Kongo, Yemen, Çin, Habeşistan ve Hindistan gibi ülkelere elçiler gönderdi. Müslümanların sıkıntılarıyla yakından alakadar oldu. Buralara maddî yardımların yanında dînî kitaplar ve Kur’ân-ı Kerîm gönderdi. Kendi kesesinden bedelini ödeyerek Buhârî-i Şerîfi bastırmış ve bütün İslâm memleketlerine hediye olarak göndermiştir.
Category: Tarihi