Göl Evleri ve Bu Dönemdeki Balıkçılık
Çaktıkları kazıklar üzerine göllerde kulübeler inşa edenler, toplu yaşamayı, tek başlarına oturmaya tercih ederlerdi. İnsanların pek eski devirlerden beri barındıkları mağaralardan çıkıp göl evlerine yerleşmeleri büyük bir ilerlemedir. Dağınık hayattan vazgeçip, köyler kurarak toplu yaşamak arzusu, birlik ve karşılıklı ilgi duygularının en güzel örneğidir. Morges civarındaki bir göl köyü 40.000 metre kare, yani 400 metre uzunluk 100 metre genişlikte bir araziyi kaplıyordu. Pfâffikersee sahillerindeki Robenhausener kalıntılarında göl dibine çakılmış 100.000 den fazla kazık sayılmıştır. Bu derece büyük işlerin sadece taş âletlerle meydana getirilmiş olması hayret edilecek bir noktadır. Göl üzerinde mesken inşası, düşman ve vahşî hayvanlardan korunmak içindi. Bugün sıcak iklimlerde aynı şekilde su üzerinde yaşayan kabileler vardır.
Göl sakinlerinin balık avı için kullandıkları kancaları inceleyerek, o zamanlar tatlı suda yaşayan turna, som ve yayınların büyüklüğü hakkında fikir edinebiliyoruz. Büyük balıkları tutmak için, ucunda keskin kancalar bulunan kemik veya bronz zıpkınlar da kullanılıyor ve bilhassa geceleri kayıklarda yakılan ateşlerle yapılan avlar çok verimli oluyordu. Buna rağmen en emin vasıta ağ idi. İnsanlarda ağ hakkında ilk fikir, yaman bir avcı olan örümceği tetkik ederek uyanmıştır. Mâhir parmaklan sepet örmeğe alışık kadınlar ağlar hazırlıyorlar; kök, yosun gibi şeylerle kopan ve büyük balıkların ağırlıklarıyla paralanan yerleri tamir ediyorlardı. Karadaki av ve tarla ürünleri kâfi gelmediği zamanlar, nehir ve göller usta balıkçıları rahatça besliyordu.
Kaynak : Keşifler ve İcatlar Ansiklopedisi – Doğan Kardeş Yayınları
Category: Tarihi